
Göz Çevresi Estetiği
Güncelleme Tarihi : Kasım 20th, 2024 at 02:07 pm
Oküloplasti (Göz Çevresi Estetiği)
Oküloplasti, göz cerrahisinin içinde göz, göz kapağı ve çevre dokuları içine alan cerrahi birimdir.
Göz kapağı şekil bozuklukları, kozmetik kapak cerrahisi, göz kapağı tümörleri, tiroid hastalığına bağlı göz hastalıkları, protez göz uygulanan cerrahilerdir.
- Radyo Frekans Terapi
- Blefaroplasti (Göz Kapağı Sarkması – Blefaroşalazis)
- Piterjium
- Kapak Hastalıkları

Radyo Frekans Terapi
En yeni teknolojiler arasında öne çıkan ağrısız ve acısız yeni bir yöntem olan radyo frekans ile göz çevresi kırışıklık giderme tedavisi, göz çevrenizdeki ve cildinizdeki ince kırışıkları göz ile görülebilecek oranda azaltırken, cilde zarar vermeden yenilenme ve doğal bir tazelik oluşturur. Anestezi kullanılmayan bu teknikte hasta ağrı hissetmez, sadece sıcaklık artışı hissedebilir.
Geliştirilmiş radyo frekans dalgalarının yardımı ile ciltte kırışıklık giderme için kullanılan bir yöntem olan radyo frekans ile göz çevresi kırışıklık giderme tedavisi, cerrahi olmayan bir tedavi yöntemidir.
Yaşlanmanın neden olduğu hafif ve orta şiddetteki kırışıklıkları ameliyatsız tedavi etmek için 2009 yılında FDA tarafından onay verilen radyo frekans ile göz çevresi estetiği alanında kazayağı, göz kapağı kırışıklıkları giderilmesi tedavilerinde kullanılıyor.
Radyo frekans dalgalarının gücü (4 Mhz) kullanılarak gerçekleştirilen bir işlem olan radyo frekans ile göz çevresi kırışıklık giderme tedavisi ile uygulama yapılan bölgenin ısısı, hasta için belirlenen seviyeye kadar çıkartılıyor, böylece gerekli kolajen üretimini tetikleyerek hastanın daha sıkı ve düzgün bir cilde sahip olması sağlanıyor.
Sarkmış deriler, ince çizgiler ya da kırışıklıklardan rahatsız olan orta yaşlı kadın ve erkeklerin yaptırabileceği, belirli bir yaş aralığı olmayan bu yöntem, aynı zamanda hassas ve açık renkli cilde sahip kişilerde de kolaylıkla uygulanabiliyor.
Anestezi kullanılmayan radyo frekansı ile göz çevresi kırışıklık giderme tedavisinin diğer bir kolaylığı ise, sosyal yaşama hemen dönülebiliyor ve etkilerinin kısa bir süre içinde görülebiliyor olması.
Radyo frekans ile göz çevresi kırışıklık giderme tedavisi hakkında bilmeniz gerekenler
Seans sayıları yaşa bağlı olarak değişiklik göstermektedir. 3 seans uygulanabilir ve her seans 1′er ay ara ile yapılır.
Göz çevresi estetiğinin etkisi kişinin yapısına bağlı olarak 6 ay – 2 yıla kadar kalabilir. Bu süreler sonunda isteğe bağlı olarak kırışıklık giderme tedavisi tekrarlanabilir.
Göz Kapağı Sarkması (Blefaroplasti)
Göz kapaklarımızın özellikli bir yapısı vardır. Göz kapakları, kaşlar ve kirpiklerimiz gözlerimizi korur ve gözlerimizin sağlığı için gerekli ıslak ortamı sağlar, ayrıca duygularımızın yansıtılmasında da önemi vardır.
Zaman içinde üst ve alt göz kapaklarımızda yer çekiminin de etkisiyle istenmeyen değişiklikler oluşur ve etrafındaki yağ dokusu ile birlikte sarkar. Düşük ve sarkmış üst göz kapağı ve şişmiş gözaltı torbaları insana sürekli yorgun ve üzgünmüş gibi bir ifade verir. Bu yorgun ve yaşlı ifade, yüzün geneli iyi olsa dahi tüm yüze hakim olur. Çünkü gözlerimiz yüz ifademizin temelini oluşturur.
Bazı kişilerde sarkık göz kapakları ya da belirgin gözaltı torbaları genetik olabilir ve çok genç yaşlarda bile oluşabilir. Çoğu kişide ise yaşlanmayla beraber gelişen bir süreçtir. Gençlerde göz kapağı derisi kısa ve gergindir. Artan yaşla beraber üst göz kapağı derisi gevşer ve esneyerek ikinci bir katman oluşturup sarkar. Ciddi vakalarda bu deri katlantısı kirpiklerin köklerine kadar uzanır ve hatta bu hattı aşarak görmeyi engelleyebilir. Bu derece ciddi sarkmalar göz kapaklarını aşırı kaldırarak bakma ihtiyacı doğuracağından kişiyi gün içinde sürekli yorar. Genellikle bu durum yıllar içinde geliştiği için kişiler bunun farkında değildir. Alt göz kapağı derisi de gevşeyerek sarkar ve deri torbaları oluşur.
Derideki gevşemeye ek olarak göz küresinin etrafındaki yağ yastıkçıkları da zamanla öne doğru gelerek fıtıklaşır. Bunun sebebi, bu yağ yastıkçıklarını yerinde tutan dokunun zamanla ve yerçekiminin etkisi ile zayıflamasıdır.
Tedavi cerrahidir. Göz çevresinde fazla, sarkan veya torbalar oluşturan deri ve deri altı yağ dokusunun kısmen çıkarılarak ve onarılarak daha sağlıklı ve estetik bir görünüme kavuşturulduğu bu ameliyatlara Blefaroplasti terimi de kullanılmaktadır. Ameliyat her bir göz kapağı için ortalama 20 dakika sürer, lokal anesteziyle kapaklar iğne ile uyuşturularak ve sedasyon (sakinleştirici ilaçlar) eşliğinde yapılır. Hastanede yatmaya gerek yoktur, ameliyattan sonra 24 saat soğuk (buz torbası ile) uygulaması yapılır, antibiyotikli damla ve pomad tedavisi ile 1 hafta içinde normal hayata dönülebilir.
Piterjium

Kornea tabakası gözün en ön tabakasını oluşturur. Halk tarafından et yürümesi ya da ”Kuş Kanadı” olarak da bilinen pterijium hastalığı; kornea üzerine yürüyen fibroblastik dokudur. Bu doku genellikle ilerleme göstererek hem kozmetik görünüm bozukluğu hem de görme bozukluğuna yola açar. Piterjium başlangıçta hafif damarlı iken giderek artarak kornea dediğimiz (saydam tabaka) gözümüzün en ön tabakasına doğru uzanmaya başlar ve kornea tabakasına tutunur.
- Devamlı değişen gözlük numaraları
- Gözün iç tarafında et çıkması
- Gözde kızarıklık, yanma, kaşınma, batma
- Banyodan çıkınca gözde kızarma
- Işığa bakamama
Ailesinde piterjium bulunan kişiler en önemli risk grubundadır. Güneş (açık alanda yapılan işler), sıcak (fırın ve kaynak işçileri) ve toz, hastalık gelişimde en önemli faktördür. Ayrıca çocukluk döneminde gözün sıkça ovalandığı allerjik göz hastalıkları da bu hastalığın ilerlemesini arttırabilir.
Pterjıumun tedavisi cerrahidir. Hastanemizde yapılan ”Piterjium eksizyonu ve limbakonjonktival greft uygulaması ameliyatı” çok özellikli bir cerrahidir. Çünkü yapılacak olan tedavi etkene yönelik olarak yapılmazsa nüksler görülebilir. İyi bir cerrahi ile başarı şansı % 86-95 arasında değişir. Pterjiumun cerrahisi çok özellikli bir cerrahidir. Piterjiumu sadece çıkarmak yetmez. Piterjium çıkarılıp o bölge bir greftle kapatılmazsa piterjiumda % 50 tekrarlama şansı vardır. Bu sebeble hastanemizde yapılan Piterjium eksziyonu ve limbakonjonktival greft uygulaması ameliyatı ve Mitomicin C dediğimiz ilaç uygulamaları büyük önem taşır.
Nasıl Uygulanır?
İşlem öncesi göz topikal anestezik damla ile uyuşturulur. Ameliyathane şartlarında steril bir ortamda Pterjıum dokusu kornea ve konjonktivadan çıkarılır. Kornea temizlenir. Üst kapağımızın altında yedek olarak bulunan konjonktiva dokusu Limbakonjonktival olarak pterjıumun boyuna uygun şekilde alınır ve çıkarılmış olan pterjium dokusunun olduğu bölgeye dikilir. Burada eriyebilen dikiş iplikleri kullanıldığı için hastadan dikiş almak gerekmez. İşlem sonrasında göz o akşam için kapatılır. Ertesi gün yapılacak kontrolde açılır.
Piterjium Ameliyatı Sonrası Nelere Dikkat Etmek Gerekir?
Ameliyat sırasında ağrı, acı hissedilmez. Ameliyat sonrası gözde 3-4 gün kadar batma hissi, 1 ay kadar da kızarıklık olabilir. Ameliyattan sonra 3 haftalık bir damlalı ilaç tedavisi uygulanacaktır. Güneş gözlüğü kullanmak piterjiumun artmasını bir miktar durdurabilir. Hasta güneş gözlüğü ile daha rahat eder. Operasyon sırasında kendiliğinden emilen sütürler kullanıldığından tekrar dikiş alımı gerekmeyecektir. Ameliyat sonrası uzak ve yakın gözlük değişimi gerekebilir. Gözlüğün değiştirilmesi en erken 1 ay sonra yapılacaktır.
Kapak Hastalıkları
Halk arasında arpacık olarak bilinen, tıp dilinde hordelium veya şalazyon olarak anılan hastalığın göz kapağı kenarında veya altında oluşan iltihabi bir durumdur, “Arpacık, göz kapağı kenarında sık tekrarlayan enfeksiyonlar sonucu kapak kenarındaki meibomian bezlerinde tıkanma sonucu, iltihap gelişmesiyle ortaya çıkar. Arpacık, kapak kenarında veya içinde şişlik, ağrı hissi, kırmızı ağrılı mercimek tanesine benzer kitle hissiyle ortaya çıkar. Bazen beraberinde kapak kenarlarında sarımtırak kepeklenme veya çapaklanma eşlik edebilir. Sık sık göz kapağında iltihabi hastalık geçiren fertlerde daha çok görülür. Tedavide genelde ilk yaklaşım ilaç tedavisi ve ılık kompres uygulamasıdır. İlaç tedavisi tekli veya çoklu olabilir. Tedaviye cevap alınamaz veya hastalık kronikleşirse cerrahi tedavi gerekebilir. Önemli olan kitlede fazla büyüme olmadan alınmasıdır.
Diğer sık görülen problem ‘pitozis’ olarak adlandırılan göz kapağı düşüklükleridir. Üst göz kapağı üst görme alanını kapatmaktadır. Doğuştan olduğu zaman genellikle göz kapağını kaldıran kaşın iyi gelişmemesine bağlıdır. Yaşlanmaya bağlı da olabilir. Sebep göz kapağını kaldıran kasın zaman içinde yıpranmasıdır. Ya da bu kasa giden sinirin hasarına bağlı olabilir. Göz kapağını açık tutmada zorlanma, kapakları açmama sebebiyle alın bölgesinde ağrı ve özellikle okuma sırasında kapakta daha fazla düşme olur. Çok ciddi vakalarda baş pozisyonu gelişir. Çocuklarda pitozis göz tembelliği, şaşılık, göz bozukluğu ile birlikte olabilmektedir. Tedavisi ameliyattır. Eğer göz kapağını kaldıran kasın bir miktar fonksiyonu var ise bu kası güçlendirmeye yönelik cerrahi uygulanır. Göz kapağını kaldıran kasta hiç fonksiyon yoksa kapak alındaki kasa asılır. Ameliyatta asıl amaç normal görme gelişiminin sağlanması için gerekli kapak aralığının ayarlanması, diğer gözle en iyi simetrik görüntünün oluşturulmasıdır. Hastanın yaşı uygunsa ameliyat lokal anestezi altında, değilse genel anestezi ile uygulanır. Ameliyat süresi ortalama bir saat civarındadır. Ameliyat kapak kıvrımından uygulanır, bu sebeple sonrasında iz kalmaz.
Göz kapaklarının ve kirpiklerin içe dönmesi, gözün yüzeysel tabakalarında harabiyete, batma, yaşarma, ağrı gibi belirtilere, ileri durumlarda korneada (gözün saydam tabakası) yara oluşmasına ve görme kaybına neden olabilir. Bu durum da cerrahi olarak düzeltilmelidir.
Alt göz kapağı dışa döner ve göze teması kesilirse, gözyaşı dağılımı yeterli olmaz. Bu durum kuru göze ve enfeksiyona yol açabilir. Yaşarma, batma, yanma gibi belirtiler oluşabilir. Cerrahi girişimle tekrar normal kapak pozisyonu sağlanır.
Göz hastalıkları, plastik ve rekonstrüktif cerrahi ve dermatoloji uzmanlarının görev alanına giren kapak kitlelerinin tedavisinde, kitleyi ortadan kaldırmak temel amaç gibi görünmekle birlikte, esas amaç; gözün anatomik ve fizyolojik fonksiyonlarının devamının sağlanması, anatomik yapının ve kozmetik görüntünün korunmasıdır.
Göz kapağı lezyonları; tümörler, enfeksiyonlar ve dejeneratif lezyonlar gibi farklı gruplardan oluşur.
Halk arasında “ben” olarak bilinir. Göz kapağı nevusları sık görülen iyi huylu tümörlerdendir. Doğumda daha açık renklidirler, zamanla koyulaşırlar. Nadiren kötü huylu bir tümöre dönebilirler. Görünüş bozukluğu yapan veya kötü huylu tümör şüphesi uyandıran nevuslar cerrahi olarak çıkartılır.
Kapak kenarında küçük, düz, simetrik ve ortası çukur lezyonlar olarak görülürler. Konjonktivaya döküldükleri takdirde iltihap oluşturabilirler. Cerrahi yöntemle kolayca tedavi edilirler.
Her iki göz kapaklarında görülebilen sarı-beyaz renkli yağ plaklarıdır. Genellikle yaşlı erişkinlerde, kollesterolü yüksek insanlarda görülebileceği gibi çok genç yaşlardaki kişilerde de görülebilir. Zararsızdır ancak kişiyi görsel olarak oldukça rahatsız edebilir. Tedavisinde cerrahi olarak çıkarılmaları gerekir. Göz çevresi derisi iyi kanlandığı ve ince olduğu için yara iyileşmesi düzgündür, göz kapağında hemen hemen hiç iz kalmaz. Ameliyat lokal anesteziyle kapaklar iğne ile uyuşturularak yapılır. Hastanede yatmaya gerek yoktur, ameliyattan sonra 2 saat soğuk (buz torbası ile) uygulaması yapılır, antibiyotikli damla ve pomad tedavisi ile 1 gün sonra normal hayata dönülebilir.
Genellikle doğuştan olur, iyi huylu damar tümörüdür. Mavi, mor veya kırmızı renkte olabilirler. Yaş ilerledikçe genellikle kendiliğinden küçülürler. Bu nedenle tümör fazla büyük değilse ve göz tembelliği riski oluşturmuyorsa tedavi gerekmez.
